Ankara’nın Başkent Oluşunun 97. Yıldönümü Kutlu Olsun
Osmanlı Devleti, kurulduğu günden itibaren başkentini birkaç kez ülkenin genişlemesine ve gelişmesine göre değiştirmiştir
Önceleri Bilecik olan Osmanlı Devleti’nin başkenti zamanla Bursa ve Edirne’ye taşınmıştır. Son olarak ise İstanbul 470 yıl boyunca Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmıştır. İki imparatorluğa başkent olmuş İstanbul, Bizans zamanı 1204 yılında Haçlı istilâsını görmüş ve varını yoğunu kaybetmiştir. Osmanlı zamanı Balkan Harbi sırasında İstanbul çevresine kadar gelen Rus birlikleri de Başkent için büyük tehdit oluşturmuştur. 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’nin ardından yaklaşık beş yıl süreyle işgal altında kalmıştı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya gelip Kurtuluş Savaşı’nı teşkilatlandırmaya başladığında, Anadolu’nun her bakımdan en güvenli yeri olarak Sivas’ı görüyordu. 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi çalışmaya başladı. “Heyet-i Temsiliye” adıyla geçici bir hükümet kuruldu. Misak-ı Millî’nin esasları kararlaştırıldı.
İstanbul hükümeti bu durum karşısında Mustafa Kemal Paşa ile görüştü. Uzun görüşmeler sonunda Mebuslar Meclisi’nin İstanbul’da toplanması, fakat Heyet-i Temsiliye’nin Anadolu’da kalması uygun görüldü. Seçilen milletvekilleri İstanbul’a giderken Eskişehir’de Mustafa Kemal ile görüşeceklerdi. Fakat kendisi görüşmelerin Ankara’da yapılmasına karar verdi. Böylece Heyet-i Temsiliye’nin merkezi Ankara oldu.
Atatürk bu kararı almasının sebebini Nutuk’ta şöyle anlatır;
“Cephelere ve İstanbul’a demiryolu ile bağlı ve genel durumu idare bakımından Sivas’tan farkı olmayan Ankara’ya geldik.”
Mustafa Kemal ATATÜRK, Heyet-i Temsiliye’nin batı illerine ve İstanbul’a yakın olması gerektiğini düşünüyordu. Batı illerinin bir kısmı Yunanlıların işgalindeydi. Dolayısıyla buralar tehlike altındaydı. Ankara ise işgale uğramamış, Anadolu’nun tam ortasında, kuzey-güney ve doğu-batı yollarının kesişme noktasında, savaş cephelerine eşit uzaklıkta bir şehirdi. Ankara’dan haberleşme kolay sağlanabilir, savaş rahatlıkla yönetilebilirdi.
27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti Dikmen sırtlarında büyük bir kalabalık tarafından coşkuyla karşılandı. Heyet-i Temsiliye, Ankara halkının milli davaya olan inancına duyduğu güvenle Milli Mücadeleyi buradan yürüttü.
Lozan Barış Antlaşması›nın imzalanmasından sonra İtilâf Devletleri’nin askerleri İstanbul’dan çekildiler. İstanbul’un işgalden kurtulması ile yeni devletin başkentinin neresi olacağı tartışılmaya başlandı. Bazı kişiler İstanbul’un başkent yapılmasını istiyorlardı. Ancak meclisin Ankara’da açılması, buraya fiilen hükümet merkezi olma niteliği kazandırmıştı. Ayrıca Ankara, Türkiye’nin merkezinde, askerî ve coğrafî özellikleriyle başkent olabilecek konumdaydı.
İsmet Paşa (İnönü), bir kanun teklifi hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı›na sundu. “Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara’dır.” şeklindeki bir maddelik kanun teklifi kabul edildi (13 Ekim 1923). Kanunun yürürlüğe girmesiyle Ankara yeni Türk devletinin başkenti oldu.
Bağımsızlık mücadelesi sürecinde Ankara’nın oynadığı siyasî ve stratejik rol, Ankara’nın başkent yapılmasının önemini ortaya koymaktadır ve Ankara bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da milletimizin ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmasına öncülük edecektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve şükranla yâd ediyor, Ankara’nın başkent oluşunun 97. yıldönümünü en içten dileklerimle kutluyorum.