EL ELE VERİN, GERİ GELİN
İki asırlık çınar Ankaragücü ile Gençlerbirliği, geleneksel TSYD kupasında bugün bir kez daha karşı karşıya geliyor.
İki asırlık çınar Ankaragücü ile Gençlerbirliği, geleneksel TSYD kupasında bugün bir kez daha karşı karşıya geliyor.
Her iki kulübün de mazisi, müzesi, özellikle taraftarların hafızası yaşanmış binlerce anı güzel ile dolu.
Bizi alıştırmışlardı, birisi olmasa, diğeri süper ligde olurdu. Ama bu sezon ikisi de süper ligde değil. Geçirdikleri o kötü sezondan sonra, Başkent Ankara’nın iki takımının birden süper ligden düşmesi, doğrusu çok acı oldu. Uzun yıllar boyunca böyle bir garabet yaşamamıştık.
Ama şimdi toparlanma zamanı. İki takım el ele vermese de, dileğimiz ikisinin de bu sezon sonunda süper lige, düştükleri gibi beraberce yükselmeleri.
Süper ligden düştükten sonra iki başkent takımı da hemen kongreye gitti. İki kulüp de yeni başkanlarını seçti.
Gençlerbirliği’nde babadan oğula devreden Cavcav tipi başkanlık dönemi sona erdi. Murat Cavcav, başkanlığı süresince zaten babasının yolundan gidememiş, özellikle büyük transfer hataları yapmıştı. Hatta 160 milyar liranın olduğu kasa ile başladığı görev süresince, düşmekle kalmayıp, kasayı da bitirip, kulübü borçlandırmıştı.
Ankaragücü ise uzun zamandan beri zaten kötü yönetiliyor. Taraftarların direnci ve müthiş desteği, parasız ortamda bile bu kulübün yaşamasını sağlayan en önemli oksijen kaynağı.
Elbette paraya da ihtiyaç var. Çünkü neredeyse uçan kuşa borcu olan bu kulübün yaşaması için, taraftardan aldığı oksijenin yanı sıra, genel giderler için harcanacak mali güç de lazım.
Borçlar nedeniyle Ankaragücü’nün transfer tahtası her sene kapalı. Bu sene gelen Yönetim Kurulu, sağdan soldan tedarik ettikleri ile tahtayı açıp, yine bir sürü transfer yapacak.
Oysa Ankaragücü’nün elinde, süper ligden düştüğü geçen sezondan sözleşmesi devam eden birçok önemli, üst düzey ve hem de genç oyuncu vardı. Kalitesi bilinen bu oyuncuların vasat bonservis bedelleri ile başka takımlarına transferine izin verip, yeni oyuncular için bütçe oluşturulmasını anlamak mümkün değil. Sadece bir örnek vereyim. Atakan için belirlenen bonservis bedelinin 10 katına, 2 sene sonra Atakan’ı almak isteseniz, kahkahalarla gülerler.
İşte böyle bilinmezlikler içindeki Ankaragücü, TSYD turnuvası öncesinde transfer tahtasını açıp, benim henüz bilmediğim birçok oyuncuyu transfer edecek. Yani bilinenler gidecek, beş bilinmezler gelecek Bunlar da bedava değil elbette. Acaba onların fiyatları da on bilinmez olup, kulüp biraz daha borç batağına mı girecek, yoksa her şey çok daha iyi mi olacak? Bu bahsin sonucunu bilmem mümkün değil. Mustafa Dalcı’ya ise nedendir bilmem, hiç güvenemiyorum.
Gençlerbirliği ise daha oturmuş bir yönetim kurulu ile daha akıllıca hareket ediyor. Murat Cavcav’ın savurganlığından eser yok. Metin Diyadin ile iyi bir rota tutturabilir.
Elbette en önemlisi, yıllardan beri olduğu gibi alt yapıya yaptığı yatırım. Buradan çıkan genç oyuncular, her zaman kırmızı şimşeklerin kurtuluş reçetesi oldu. O reçetelerden birisi olan Berat eğer yok paraya devre arasında Trabzonspor’a gönderilmeseydi, inanıyorum ki takım da düşmezdi.
Alt yapının başına getirilen Cüneyt Memişoğlu’na inancım tam. O değirmen yine dönecek ve Ankara futbolu inanıyorum ki, yine birçok genç yetenek kazanacak.
Ne diyelim, el ele verin, süper lige geri gelin. İkiniz de oraların takımı değilsiniz.
BESİM GÜÇTENKORKMAZ