HIRSIZ HURŞİT’İN KÖPEGİ
Bu hikaye yi yıllar önce bir kez daha yazmış idim. Patenti 70 li yıllarda Tercüman Gazetesi yazarlarından Mahmut Baler’e ait. Sayın Baler o yıllar da yazmayı bırakmış, biricik televizyonumuz da “Bal ile Sohbet” programı yapıyor ve anılarını anlatıyor idi. Karakteri mi öyle idi, yaşının kemale ermiş olmasından mı bilemem ama olayları açık yüreklilik ile anlatıyor idi. Kendisinin ve gazeteden maaş alan çok sayıda insanın işinin gazetecilikten çok, Süleyman Demirel beyefendinin miting yapacağı yere iki-üç gün önceden giderek, halkın gündemini Ankara ya bildirmek olduğunu söyleyecek kadar açık sözlü idi. Buradan sonrası Sayın Mahmut Baler’e ait..
Şanlı Urfa’da idik. Ben ve başka bir arkadaş ile kalabalık kahveye ayrı ayrı girdik. Hiç kimse hatırımızı sormadı, hoş geldiniz dahi demedi.
Ben söz başlasın diye, Süleyman beyin aleyhine attım. İlgi görmedi. Biraz sora arkadaşım lehine konuştu. Tepki yine yok. Ben tekrar söze başlayacakken, bir köylü yanıma geldi ve bana, “Senin malın
mülkün nen var dedi. Yok dedim. İşyerin filandamı yok dedi. Ben yine yok dedim. Bak hemşerim, ben sana şimdi bir hikaye anlatacağım. Dikkatlice dinle. Şu beyefendi de dinlesin dedi ve başladı anlatmaya.
Bizim köyün koyun çobanı akşam üzeri geldi iki koyunun eksik olduğunu söyledi. Çobana güvenimiz tam. Canın sağ olsun dedik. İkinci gün yine aynı hikaye. Çobanın yapmayacağını biliyoruz. Köyümüz de ünlü bir hırsız var ama işini başka köyün sürülerinden hallediyor. Ama yine de gözlem altına aldık. Hurşit evinden çıkmadı. Çoban sürüyü getirdi yine iki kayıp. Köyün erkeklerini topladık ve herkesin köpeklerini yanına alarak. Çaktırmadan, sürüye saldıranlar gelince hepsini bırakacağız ve hırsızı yakalayacağız. Birkaç saat sonra hırsız değil ama iki kurt bizim sürüye daldı. Biz de tüm köpekleri saldık. Bir de ne görelim. Kurtlara can hıraş saldıran, bizim Hırsız Hurşit’in köpeği. Anladın değil mi beyefendi dedi.
Anladım dedim ve süratle Urfa’yı terk ettik. Ankara’ya geldik ve ikimizde istifa ettik.
Bu hikaye yi yıllar sonra neden yeniden yazma gereği duydum ?
Bin 968 yılında ortaokul ikinci sınıf talebesi iken, Gülveren den Demetevler deki bizim sınıfa gelen Ahmet Menekşenin üzerin de görüp aşık olduğum ve beş yıl yönetim kurulu üyeliği yapma şerefine nail olduğum Canım Gençlerbirliğim, kötü yönetiliyor, yanlış tercihler yapılıyor. En kötüsü de. Batıyor. Hırsız var mı, köpeği var mı merak ediyorum da ondan yazdım..